Nesnelere anlamlarını insanlar yükler, nesneler tekbaşlarına anlamsızdır.
V For Vendetta
Gariptir, uçan güvercinlere daha bir tebessümle bakılır, kafesteki güvercinlere nazaran.
Bunun nedeni nedir peki?
İşte orada, bakın bakın..! Özgürlüğü elinden alınmış birisinin, demirlerin içerisinde.
Gelin, bir diğerine göz atalım;
|
Bu uçuş, güvercindeki,
Özgürlük sevinci mi ne?
Oktay Rıfat Horozcu-- Elleri Var Özgürlüğün |
İşte burada... Açmış kanatlarını, hem ne de olsa "Elleri Var Özgürlüğün" değil mi?
Duyuyorsunuz işte, özgürlügün kanat çırpışları bunlar..! Bir kaç ses işitiyorsunuz belli belirsiz: Bach'tan, Beethoven'dan, Nâzım'dan... Veyahut kimi geçiriyorsanız içinizden; özgürlüğe aç canlılar gördüğünüzde.
Her kanat çırpışında, biraz daha bağlanıyorsun yaşama, bir kat daha fazla tadıyorsun; hayatta olmanın hazzını, içinde bir şeyler ürperiyor...
Peki ya, uçarken dahi, kafesteki gibi tutsak gibi hissetmek..?
En kötüsü olsa gerek.
Bedenini değil, sadece kanatlarını hapsetmeleri, demirlerin ardına. Yoksun kalmak, tüm çoğul eklerini atıp gururla "ben" diyebilme ve tüm egolarından sıyrılıp, en tok sesinle "biz" diyebilme hazzından.
Ve muhtaç olmak "yem"lere...
Başlaması "insanın insana kulluğu"nun, yaşayamamak "bir ağaç gibi tek ve hür ve bir orman gibi kardeşçesine" ve tutsak olmak zincirlere!
DUR!
Ve yukarı bak...
Daima umut vardır!
kafesteki güvercine değil de
uçan güvercine
tebessüm ederek
baktığımız müddetçe
umut daima var olacaktır!
Evet... Güvercin tedirginliği içerisidesin...
Ve
Güvercinler kentin ta içlerinde,
insan kalabalıklarında dahi
yaşamlarını sürdürürler.
Evet biraz ürkekçe
ama
bir o kadar da özgürce.
...