19 Kasım 2010 Cuma
14 Kasım 2010 Pazar
18 Eylül 2010 Cumartesi
Tertemiz Bir Eylül Sabahı...
Çok sevdiğim şairden birkaç mısra daha...
EYLÜL SABAHININ SERİNLİĞİ
eylül sabahının serinliğini
Yaprakların serinliğini
Ciğerlerime dolduruyorum
Sessizlik ve serinlik
Birleşiyor
Yıkanmış güvercinler
Ve çok uzakta bir tren sesi
Her zaman yeniden başlamak duygusu
Doğuyor içimde
Her uyanışımda
Düşmanlarımı bağışlıyorum
Daha çok seviyorum dostlarımı
Her uyanışımda
Eylül sabahının serinliğini
Yaprakların serinliğini
Yüreğime dolduruyorum
Ataol
BEHRAMOĞLU
10 Ağustos 2010 Salı
İşte Asıl Sorun
Herkesin ağzına sakız olmuştur artık o meşhur dizeler "olmak ya da olmamak". Hatta Türkçeyi bile zor konuşan Türkiye'm İngilizcesini bile biliyor artık -doğruluğundan tam emin olmadığım bir çeviri ile "to be or not to be". Hee doğrusunu isterseniz yalın bir dil ile yazması ile ünlenen Shakespeare'in bu dizelerinin çevirisinin anlaşılması hiç de kolay değil. Ben de tüm bunları düşünerek bu şiirin zannımca en iyi çevirisini bularak sadeleştirme gereği duydum. İçinizden "Shakespeare'i sadeleştirmek sana mı kaldı" demelerinizi duyar gibiyim. Neden diye sorarsanız bilmiyorum. Orjinalini isteyenler Shakespeare'in Hamlet oyunun 114. sayfasına gözatabilirler. Uyuşukluk yapmayıp googlei tuşlamadan direk kitabı temin ederseniz bu dizelerin nasıl ve neden oluştuğu hakkında daha fazla bilgi sahibi olabilirsiniz diye düşünüyorum.
Olmak ya da olmamak
İşte bütün mesele bu
Gözü dönmüş talihin sapanına, oklarına
İçin için katlanmak mı daha soylu
Yoksa bir dertler denizine karşı silahla sarılıp
Son vermek mi onlara? Ölmek, uyumak…
Hangi insan gönülden istemez ki bu bitişi?
Ölmek, uyumak…Uyumak, belki rüya görmek
Ha! İşte burada. Çünkü o ölüm uykusunda
Şu fani bedenden sıyrılıp çıktığımızda
Göreceğimiz rüyalar bizi duraksatır ister istemez
İşte felaketi onca uzun ömürlü kılan da bu
Kim katlanırdı yoksa; zamanın kırbaçlarına, küfürlerine
Zorbanın haksızlığına, kibirli adamın hakaretlerine
Hor görülen aşkın acılarına, adaletin gecikmesine?
İnsan yalın bir hançer darbesiyle hesabı kesebilecekken
Kim katlanırdı bu yorgun yaşamın yükü altında
Homurdanıp terlemeye,
Ölümden sonraki bir şeyin korkusu olmasaydı?
Sınırlarının bir geçenin bir daha dönmediği
O bilinmeyen ülkenin korkusu kafamızı karıştırıp
Bizleri, tanımadığımız dertlerden koşup kaçmaktansa
Onlara katlanmak zorunda bırakmasaydı…?
İşte bunları düşündükçe
Ödlek olup çıkıyoruz hepimiz.
William Shakespeare
Çeviri: Bülent Bozkurt
Olmak ya da olmamak
İşte bütün mesele bu
Gözü dönmüş talihin sapanına, oklarına
İçin için katlanmak mı daha soylu
Yoksa bir dertler denizine karşı silahla sarılıp
Son vermek mi onlara? Ölmek, uyumak…
Hangi insan gönülden istemez ki bu bitişi?
Ölmek, uyumak…Uyumak, belki rüya görmek
Ha! İşte burada. Çünkü o ölüm uykusunda
Şu fani bedenden sıyrılıp çıktığımızda
Göreceğimiz rüyalar bizi duraksatır ister istemez
İşte felaketi onca uzun ömürlü kılan da bu
Kim katlanırdı yoksa; zamanın kırbaçlarına, küfürlerine
Zorbanın haksızlığına, kibirli adamın hakaretlerine
Hor görülen aşkın acılarına, adaletin gecikmesine?
İnsan yalın bir hançer darbesiyle hesabı kesebilecekken
Kim katlanırdı bu yorgun yaşamın yükü altında
Homurdanıp terlemeye,
Ölümden sonraki bir şeyin korkusu olmasaydı?
Sınırlarının bir geçenin bir daha dönmediği
O bilinmeyen ülkenin korkusu kafamızı karıştırıp
Bizleri, tanımadığımız dertlerden koşup kaçmaktansa
Onlara katlanmak zorunda bırakmasaydı…?
İşte bunları düşündükçe
Ödlek olup çıkıyoruz hepimiz.
William Shakespeare
Çeviri: Bülent Bozkurt
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)