22 Ekim 2012 Pazartesi

Bir Acayip Duygu


«Mürdüm eriği 
                          çiçek açmıştır. 
— ilkönce zerdali çiçek açar 
                                mürdüm en sonra —

Sevgilim, 
çimenin üzerine 
diz üstü oturalım 
karşı-be-karşı. 
Hava lezzetli ve aydınlık 
— fakat iyice ısınmadı daha — 
çağlanın kabuğu 
                yemyeşil tüylüdür 
                                    henüz yumuşacık... 
Bahtiyarız 
          yaşayabildiğimiz için. 
Herhalde çoktan öldürülmüştük 
sen Londra'da olsaydın 
ben Tobruk'ta olsaydım, bir İngiliz şilebinde yahut...

Sevgilim, 
ellerini koy dizlerine 
— bileklerin kalın ve beyaz — 
sol avucunu çevir : 
gün ışığı avucunun içindedir 
                                             kayısı gibi...

Dünkü hava akınında ölenlerin 
                                    yüz kadarı beş yaşından aşağı, 
yirmi dördü emzikte...

Sevgilim, 
nar tanesinin rengine bayılırım 
— nar tanesi, nur tanesi — 
kavunda ıtrı severim 
mayhoşluğu erikte ..........»

.......... yağmurlu bir gün 
yemişlerden ve senden uzak 
— daha bir tek ağaç bahar açmadı 
kar yağması ihtimali bile var — 
Bursa cezaevinde 
acayip bir duyguya kapılarak 
ve kahredici bir öfke içinde 
inadıma yazıyorum bunları, 
kendime ve sevgili insanlarıma inat. 






16 Ekim 2012 Salı

Mırıldandığım Şeylersin


Senin Harflerin İçin

1.
Mırıldandığın her şeysin, sesinden öpüyorum
sessizliğine de eğiliyorum fakat neredesin
kapanınca harflerinin kapısı: Adın
şiirim!
Heceler gibi öpüyorum işte iki hecesin
adından başlıyorum öpmeye kırlara çıkmış
harflerinin arasından öpüyorum: Ağzın
cennetim!
Dilin hâlâ çocukluğun suyuyla terli
ve haylaz suyundan öpsem küskün
bir çeşmenin harflerin susuz. Dilin
cehennemim

2.
Mırıldan dur bana, senin üstüne harf
getirmem daha, ağız ağıza duruyor
harflerin: Sevmenin birinci hâli gibi
telaşlı duruyor da ben utanıyorum
üçü bakarken birini öpmeye senin!

3. 
Harflerin aralanmış
sesliler sevişiyor
sessizlere bu cümlede
sıra gelmeyecek gibi

Harflerin yatışınca
belki duyarsın içinde
sessizlerin uykusuz
kaldığı o cümleyi

Aşkı seslendirirken
unuttuğun mırıltı
bizi sessizliğimizden
doğru bağışlar belki

4. 
Bir ses sesini öpse
harflerin uykusuz kalır

5.
Dün sabah önünden geçtim
kağıt gibiydi harflerinin yüzü
araları açılmış olmalı
bütün gece sevişmekten

6.
Mırıldandığımız şeyler
kalmayınca aramızda
ağızda söz, gövdede ter,
bir aşk bunlarla biter

7.
Harflerin gülüştüğünü senin adında gördüm!

Haydar Ergülen