Yalnızca arzuların hükmettiği bir bedene hapsetmiş durumdayım yaşamı. Oysa arzular;
sonsuz,
arsız,
ahlâksız...
Beden ise zaten sonlu, arzuların aksine. Üstelik arlı ve ahlâklı olmalı, toplum denen organizmanın içinde yer bulabilmek için kendine...
Dokunabilmek
görebilmek
ve hissedebilmek arzusu...
Ve tüm bunların karşısında toplum...
...
Ve parçalar bütünün boyundurluğunda;
kendi oluşturdukları bütünün...
Bazen, toplumun pranga vurduğu tüm bu değerlere rağmen, tüm köreltme çabalarına rağmen;
<< Bir şey olur... >>
İsmi,
cismi,
rengi;
Yok!
Bir müzik dinlediğinde nerden geldiğini bilmediğin dans etme arzusu gibi bir şey... Bütünün tüm baskılarına rağmen; parçanın "kendi olması", tüm pamuk tıkamalara rağmen; dans etme isteği...
dokun
-abilme
his
-edebilme
gör
-ebilme
arzusu...
Ve gayrısı;
yârin gül kokusu...
Herkesin dans etmek istediği bir müzik olabilir,
ben bu müziği <<yaşıyorum>> ...
Sevgiyle kalın...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder