Ah, kesin olan şu ki mutluluğumuzdan yalnızca kalbimiz sorumlu. |
Keşke insanlar, geçip giden şimdiyi yaşamak yerine geçmişte kalan bir sıkıntının hatıralarını anımsamak için hayal gücünü bu kadar zorlamasalar.
...
Kalbime küçük ve hasta bir çocuğa bakar gibi bakıyorum; her arzusunu yerine getiriyorum. bunu başkalarına söyleme; bundan dolayı beni ayıplayacak insanlar çıkabilir.
...
Eşit olmadığımızı, olamayacağımızı çok iyi biliyorum, ancak saygı görmek adına alt tabaka insanlarından kendini uzak tutmak gerektiğine inanan kişi, yenilgiden korktuğu için düşmandan saklanan bir korkak kadar eleştiriyi hak eder.
...
İnsan aslında karmaşık bir varlık değil. Çoğunluğu zamanın büyük bir bölümünü yaşamak için kullanıyor, geriye kalanı ise, özgür oldukları küçük zaman diliminden öyle korkuyor ki, ondan kurtulmanın her türlü yolunu deniyor. İşte insanın değişmez yazgısı!
...
Tüm mesleklerin zavallı yaşamımızı uzatmaktan başka bir amacı olmayan gereksinimleri karşılamaya yaradığını ... gözlemledikçe bunların hepsi Wilhelm, beni dilsizleştiriyor.
...
Sonsuz olan yalnızca doğanın zenginliği ve büyük sanatçıyı yalnızca o yetiştiriyor... Bu kurallara göre kendini yetiştiren insan saçma ve kötü bir şey ortaya koymaz, kendini toplum ve terbiye kurallarına göre şekillendiren birinin asla çekilmez bir komşu, acayip kötü bir insan olamaması gibi; buna rağmen tüm kurallar da, ne denirse densin, doğayla ilgili gerçek duyguyu ve doğanın gerçek ifadesini bozar!
...
Bahçeden kopardığı bir baş lahanayı sofraya kotan insanın basit ve saf mutluluğunu kalbim hissedebiliyorsa, keyfime diyecek yoktur, çünkü o yalnızca lahanayı değil, bütün güzel günleri, onu ektiği o tatlı sabahı, suladığı o tatlı akşamları da sofraya koymuş olur, lahananın günbegün büyümesi ona haz verdiği için her şeyin tadına bir anda yeniden varır.
...
Tanrı bize nasıl davranıyorsa, biz de çocuklara öyle davranmalıyız.
...
Şu "gerçi" sözcüğünü kullanmasalar insanları daha çok seveceğim; genelleme yapan her cümlenin istisna derdi olduğu bilinen bir şey değil mi?
...
Zira yalnızca empati kurduğumuzda bir konuyla ilgili olarak konuşabilme onuruna sahibiz.
...
Burada sorun birinin zayıf ya da güçlü olması değil, ister psikolojik, ister fiziksel olsun, duyduğu üzüntünün miktarına tahammül edebilmesi ya da edememesi. Bana göre, yüksek ateşten ölen birine korkak demek ne kadar uygunsuzsa, yaşamına son veren biri korkaktır demek de o kadar tuhaf.
...
Böyle mi olacaktı, insanı sonsuz derecede mutlu kılan şey, aynı zamanda üzüntünün kaynağı mı olmalı?
...
bazı şeylerin bizde eksik olduğunu çok sık duyumsuyoruz, eksikliğini duyduğumuz şey de çoğunlukla bir başkasında varmış gibi geliyor bize...
...
Yani her geçen gün sevgili dostum, insanların diğer insanları kendinden yola çıkarak değerlendirmesinin ne kadar aptalca olduğunu daha iyi anlıyorum.
...
Bir başkasının onu nasıl sevebildiğini, sevmeye nasıl hakkı olduğunu bazen anlamıyorum, çünkü onu yalnızca ben o kadar yürekten ve o kadar fazla seviyorum...
...
Ah, insan öyle fani ki, yaşadığından gerçekten emin olduğu bu dünyada bile, varlığının tek bir gerçek iz bıraktığı bu dünyada bile, sevdiklerinin ruhunda ve hatıralarında o da sönüp solacak, hem de çok çabuk.
...
Ah, kesin olan şu ki mutluluğumuzdan yalnızca kalbimiz sorumlu.
Johann Wolfgang Von Goethe
Johann Wolfgang Von Goethe